Dolmabahçe Sarayı’nın Tarihçesi ve Yapılışı

11 Dk. OkumaKategoriler: Gezi RehberiSon Güncellenme Tarihi: 22/08/2024
İçindekiler

Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun en görkemli yapılarından biridir ve İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde boğaz kıyısında yer almaktadır. 19. yüzyılın ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme sürecinin bir sembolü olarak inşa edilmiştir.

Sarayın Yapılışı

Dolmabahçe Sarayı’nın inşasına Sultan Abdülmecid döneminde 1843 yılında başlanmış ve 1856 yılında tamamlanmıştır. Garabet Balyan, Nigogayos Balyan ve James William dönemin ünlü mimar ve mühendisler birlikte çalışmıştır. 13 yılda tamamlanan inşaat Osmanlı’nın en modern mimarisi olarak kabul edilmiştir.

Osmanlı ve Batı mimarisinin harmanlandığı eklektik bir tarzda inşa edilmiştir. Barok, Rokoko, Neoklasik ve Osmanlı mimarisi unsurlarının bir arada kullanıldığı Dolmabahçe Sarayı, 45.000 metrekarelik bir alan üzerine kuruludur. Sarayın iç mekanları Avrupa’dan getirilen lüks mobilyalar, kristal avizeler ve altın varaklı süslemelerle donatılmıştır.

Osmanlı padişahlarının Topkapı Sarayı’ndan sonra ikamet ettikleri ana saray olarak hizmet vermiştir. Sultan Abdülmecid, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme sürecine ayak uydurmak amacıyla bu sarayı inşa ettirmiştir. Sultan Abdülaziz ve Sultan V. Murad gibi padişahlar döneminde de kullanılmıştır. 

Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk sarayı devlet konuk evi olarak kullanmıştır. Takvimler 10 Kasım 1938’i gösteriyorken Atatürk bu sarayda odasında vefat etmiştir. Bu olay sarayın tarihi önemini daha da artırmıştır.

Dolmabahçe Sarayı’nın Adı Nereden Geliyor?

Dolmabahçe Sarayı’nın adı, İstanbul Boğazı’nın kıyısında yer alan sarayın bulunduğu alanın tarihinden gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk zamanlarında bu bölge sığ ve bataklık bir koydu. Zamanla deniz doldurularak (dolma) burada bir bahçe (bahçe) oluşturuldu. Bu nedenle sarayın bulunduğu alan “Dolmabahçe” olarak adlandırıldı.

Dolmabahçe Sarayı İçindeki Değerli Eşyalar

Kristal Avizeler ve Şamdanlar

Dolmabahçe Sarayı’nın en dikkat çekici özelliklerinden biri sarayın dört bir yanını süsleyen devasa kristal avizeler ve şamdanlardır. Bu avizeler, Bohemya ve Baccarat kristalinden yapılmıştır ve saraya büyüleyici bir atmosfer katmaktadır. Sarayın Dünyanın en büyük ve en ağır avizelerinden biri Muayede Salonu’nda yer almaktadır. Avizenin ağırlığı yaklaşık 4.5 ton civarındadır. Sarayın çeşitli odalarında yer alan kristal şamdanlar, zarif tasarımları ve parlaklıkları ile dikkat çeker.

Altın Varaklı Mobilyalar

Dolmabahçe Sarayı’nın iç mekanları altın varaklarla süslenmiş mobilyalarla donatılmıştır. Bu mobilyalar Avrupa’dan özel olarak getirtilmiş ve sarayın görkemine uygun olarak seçilmiştir. Koltuklar, sandalyeler, masalar ve aynalar, detaylı el işçiliği ve altın kaplamaları ile sarayın zenginliğini gözler önüne sermektedir. Sarayın farklı bölümlerinde yer alan bu mobilyalar hem işlevsel hem de dekoratif birer sanat eseri niteliğindedir.

El Dokuması Halılar

Dolmabahçe Sarayı’nda yer alan el dokuması halılar sarayın zeminlerini süsleyen önemli unsurlardandır. Bu halılar, Hereke’de özel olarak dokunmuş olup kaliteli yün ve ipek ipliklerden yapılmıştır. Sarayın her odasında farklı desen ve renklere sahip bu halılar Osmanlı’nın zengin dokuma geleneğinin birer örneğidir. Muayede Salonu’nda yer alan devasa halı, 124 metrekarelik bir alanı kaplayarak sarayın ihtişamını tamamlamaktadır.

Porselen ve Seramik Eserler

Dolmabahçe Sarayı’nda yer alan porselen ve seramik eserler sarayın sanatsal zenginliğini yansıtan diğer değerli parçalardır. Avrupa’nın ünlü porselen fabrikalarından getirtilen bu eserler ince işçilikleri ve zarif tasarımları ile dikkat çeker. Yemek odalarında ve vitrinlerinde sergilenen bu porselenler misafirlerin hayranlıkla izlediği sanat eserleridir. Sarayın çeşitli köşelerinde yer alan seramik vazolar ve tabaklar da Osmanlı’nın sanata verdiği önemi göstermektedir.

Değerli Tablo ve Sanat Eserleri

Dolmabahçe Sarayı’nın duvarlarını süsleyen tablo ve sanat eserleri sarayın sanatsal mirasının önemli bir parçasıdır. Avrupa’nın ünlü ressamlarından satın alınan bu tablolar farklı odalarda sergilenmektedir. Saray koleksiyonunda yer alan resimler, Osmanlı’nın Batı sanatına olan ilgisini ve estetik anlayışını yansıtır. 

Dolmabahçe Sarayı’nda Gezilebilecek Yerler

Muayede Salonu

Dolmabahçe Sarayı’nın en görkemli salonu olan Muayede Salonudur ve padişahlar bayram tebriklerini burada kabul etmişlerdir. 36 metre yüksekliğindeki kubbesi ve 4,5 ton ağırlığındaki Bohemya kristalinden yapılmış avizesi ile dikkat çeker. Salonun ihtişamı, Osmanlı’nın zenginliğini ve görkemini yansıtmaktadır.

Harem Bölümü

Padişahın ailesiyle birlikte vakit geçirdiği özel bölümdür. Bu bölümde padişahın ailesinin ve saray hizmetkarlarının odaları yer almaktadır. Harem, gizemli atmosferi ve detaylı süslemeleri ile ziyaretçileri büyüler. Ziyaretçiler, haremin günlük yaşamına dair ipuçları bulabilir ve Osmanlı ailesinin özel hayatını keşfedebilirler.

Kristal Merdivenler

Dolmabahçe Sarayı’nın en dikkat çekici mimari unsurlarından biri olan kristal merdivenler, zarif ve estetik yapısıyla göz kamaştırır. Merdivenler, İngiltere’den getirtilen kristal balustradlar ve pirinç süslemelerle donatılmıştır. Sarayın ana girişinden üst katlara çıkan bu merdivenler saraya gelen misafirlerin ilk karşılaştıkları ve hayran kaldıkları yapılar arasındadır.

Atatürk’ün Odası

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiği odadır. Bu oda, orijinal haliyle korunmuştur ve Atatürk’ün son günlerini geçirdiği eşyalar ve mobilyalarla donatılmıştır. Ziyaretçiler, bu odayı ziyaret ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun son anlarına tanıklık edebilirler.

Mavi Salon

Adını duvarlarındaki ve mobilyalarındaki mavi tonlarından alan bu salon, resmi kabul ve toplantılar için kullanılmıştır. Avrupa tarzı mobilyalar, kristal avizeler ve el dokuması halılarla süslenmiş olan Mavi Salon, sarayın estetik anlayışını gözler önüne serer.

Süfera Salonu

Elçilerin kabul edildiği ve siyasi toplantıların yapıldığı salondur. Salon, büyük kristal avizeler, altın varaklı süslemeler ve Avrupa’dan getirilen lüks mobilyalarla donatılmıştır. Bu mekan, Osmanlı İmparatorluğu’nun diplomatik ilişkilerine ve uluslararası temaslarına dair önemli ipuçları sunar.

Mabeyn-i Hümayun

Mabeyn-i Hümayun, sarayın devlet işlerinin yürütüldüğü bölümdür. Padişahların günlük çalışmalarını yürüttüğü, devlet görevlilerini kabul ettiği ve önemli kararların alındığı bu bölüm, sarayın en önemli alanlarından biridir. İç mekanları zarif mobilyalar ve sanat eserleriyle süslenmiştir.

Hayaletlerin Gölgesinde: Dolmabahçe Sarayı’nda Bir Gece

Yıl 1881. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri… Dolmabahçe Sarayı’nın ihtişamlı salonları ve koridorları, gecenin sessizliğinde farklı bir yüz kazanır. Sarayın içinde dolaşan herkesin bildiği ama kimsenin yüksek sesle dile getiremediği bir gerçek vardır: Saray, geçmişin ruhlarını ve sırlarını içinde saklamaktadır.

Bir gece, sarayın en ücra köşelerinden birinde görevlilerden biri olan Ahmet Efendi, nöbet tutarken bir şeylerin ters gittiğini hisseder. Gölgelerin içinde hareket eden silüetler, ani soğuk hava akımları ve duyulan fısıltılar… Ahmet Efendi, bu huzursuz edici atmosferde gezinirken aniden bir kadın figürü belirir. Üzerinde eski Osmanlı dönemine ait bir elbise olan bu kadın, göz alıcı güzelliği ile dikkat çeker. Ancak Ahmet Efendi kadının gözlerine baktığında bu güzel yüzün ardında derin bir hüzün ve acı saklandığını fark eder.

Bu kadının kim olduğunu araştıran Ahmet Efendi, sarayın eski kayıtlarında onun Sultan Abdülmecid’in genç yaşta kaybettiği kızı olduğunu öğrenir. Prensesin hayatı boyunca büyük bir aşk acısı çektiği ve bu acının onu ölüme sürüklediği rivayet edilmektedir. Ölümünden sonra ruhunun huzur bulamadığı ve sarayın içinde dolaşarak aşkının izlerini aradığı anlatılır.

Ahmet Efendi, bu hayaletin sadece bir söylenti olmadığını anlar. Gece boyunca sarayın farklı odalarında bu kadının siluetini görmeye devam eder. Ancak her gördüğünde bir adım daha yaklaşır ve sonunda kadının bir şeyler söylemeye çalıştığını fark eder. Ahmet Efendi, kadının dudaklarından dökülen kelimeleri dikkatle dinler ve onun huzur bulması için gereken şeyi anlamaya çalışır.

Prensesin ruhu, eski sevgilisinin ona yazdığı ama hiç ulaşmamış olan mektupları aramaktadır. Ahmet Efendi, bu mektupları bulup prensesin mezarına bıraktığında sarayın içinde duyulan huzursuz edici sesler ve görülen gölgeler yavaş yavaş kaybolur. Saray, bir süreliğine de olsa huzura kavuşur.

Ancak Dolmabahçe Sarayı’nın duvarları içinde saklanan başka sırlar ve ruhlar da vardır. Her gece, sarayın koridorlarında dolaşan gölgeler ve duyulan fısıltılar, bu tarihi mekanın sadece görkemli değil aynı zamanda gizemli bir yer olduğunu hatırlatmaya devam eder.

Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine dair birçok ilginç hikaye ve olaya ev sahipliği yapmıştır. Sarayın ihtişamlı mimarisi, modernleşme çabaları, sarayda yaşanan dramatik olaylar ve halk arasında yayılan hayalet hikayeleri, Dolmabahçe’nin zengin tarihinin birer parçasıdır. Bu anlatılar, ziyaretçilere sarayın tarihi atmosferini daha yakından hissetme fırsatı sunar ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerine dair derin izler taşıyan bu eşsiz yapının büyüleyici geçmişini gözler önüne serer.

Dolmabahçe Sarayı Saat Kulesi

Dolmabahçe Sarayı Saat Kulesi, İstanbul’un Beşiktaş semtinde, Dolmabahçe Sarayı’nın giriş kapısının hemen yanında yer alır. II. Abdülhamid döneminde 1890-1895 yılları arasında yaptırılan bu zarif saat kulesi Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönem mimarisinin önemli örneklerinden biridir.

Dört katlı ve 27 metre yüksekliğindedir. Mimari tarzı, Osmanlı’nın batıya açıldığı dönemin bir yansıması olarak neobarok ve ampir üsluplarının etkilerini taşır. Bu üsluplar, kulenin zarif detaylarında ve süslemelerinde açıkça görülür. Saat kulesi, dekoratif unsurları ve zarif işlemeleriyle dikkat çekerken aynı zamanda dönemin teknik ve estetik anlayışını da yansıtır.

Saat, ünlü Fransız saat ustası Jean-Paul Garnier tarafından yapılmıştır. Dört cepheli olarak tasarlanmış olup her yüzünde saat kadranları bulunmaktadır. Böylece Dolmabahçe Sarayı’nın çeşitli noktalarından saatin görülmesi sağlanmıştır. Kuledeki saat mekanizması hala çalışır durumdadır ve İstanbul’un önemli tarihi yapılarından biri olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.

Dolmabahçe Saat Kulesi, hem mimari değeri hem de tarihi önemi nedeniyle İstanbul’un sembolik yapılarından biri olmuştur. Kulenin bulunduğu yer Boğaz’ın muhteşem manzarasıyla birleşerek ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunar. Tarih ve estetiğin buluştuğu bu yapı İstanbul’un zengin kültürel mirasının bir parçası olarak korunmakta ve gelecek nesillere aktarılmaktadır.

Dolmabahçe Sarayı Ziyaret Bilgileri

Dolmabahçe Sarayı, haftanın her günü ziyarete açıktır. Rehber eşliğinde yapılan turlar, sarayın tarihini, mimarisini ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki yaşam tarzını keşfetmek isteyen ziyaretçiler için idealdir. Sarayın belirli bölümlerine girişte fotoğraf çekimine izin verilmeyebilir, bu nedenle ziyaret öncesinde rehberden bilgi almak önemlidir.

Dolmabahçe Sarayı yerli ziyaretçiler için bilet fiyatı 150 TL’dir. 

Yabancı ziyaretçiler için bilet fiyatı 1050 TL’dir.

Saray, Pazartesi günleri ziyarete kapalıdır. Diğer günler 09.00 – 17.30 saatleri arasında ziyarete açıktır.

Müzekart Dolmabahçe Sarayı’nın Selamlık bölümünde geçmemektedir.

Kiralacar ile İstanbul’u Keşfedin.

Kiralacar.com, Türkiye’nin dört bir yanındaki araç kiralama ihtiyaçlarınıza en iyi çözümleri sunar. Yerel ve uluslararası kiralama şirketlerini bir araya getirerek, en uygun fiyatlarla geniş araç seçenekleri sunuyoruz. 7/24 hizmet veren müşteri destek hattımız ile her zaman yanınızdayız.  İstanbul araç kiralama hizmetlerimizle İstanbul’un en güzel tarihi mekanlarını özel araç konforuyla gezin. En iyi araç kiralama deneyimi için Kiralacar.com‘u ziyaret edin.