Sümela Manastırı
Trabzon’un Maçka ilçesinde Altındere Milli Parkı içinde yer alan Sümela Manastırı, Karadeniz bölgesindeki göz alıcı tarihi bir yapıdır. Manastır, Maçka ilçe merkezine yaklaşık olarak 1200 metre yükseklikte yer almaktadır. Sümela Manastırı’na gitmek için Maçka ilçe merkezine arabayla ulaşılabilir ancak manastıra doğrudan araçla çıkış mümkün değildir. Maçka ilçe merkezine geldikten sonra, ziyaretçiler yaklaşık 3-4 kilometrelik bir yolu yürüyerek veya servis araçlarıyla geçerek manastıra ulaşabilirler. Bu yolculuk, Karadağ’ın eteklerindeki doğal güzelliklerle bezeli bir rotada gerçekleşir ve ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunar. Bu manastır Meryem Ana’ya adanmıştır. Sarp kayalar üzerine inşa edilen Sümela Manastırı ziyaretçilerine hem tarihi hem de doğal zenginlikleri aynı anda sunan eşsiz tarihi yapılardan biridir.
Sümela Manastırı Anlamı ve Tarihçesi
Sümela Manastırı’nın ismi, derin bir tarih ve anlam taşır. Yunanca “Stou Mela” ifadesinden türeyen bu isim, “siyah” anlamına gelen “melas” kelimesine dayanır ve manastırın konumlandığı Karadağ’ın (Mela Dağı) koyu renkli kayalarına atıfta bulunur. Bu dağ, Trabzon’un mistik atmosferine katkıda bulunan etkileyici bir doğa harikasıdır.
M.S. 4. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Sümela Manastırı, Bizans İmparatorluğu döneminde büyük bir dini merkez olarak kullanılmıştır. Manastırın neden sarp kayalara inşa edildiğiyle ilgili bir rivayet de vardır. Manastırın hikayesi, birçok efsane ve tarihi olayın kesiştiği bir noktada başlar. M.S. 4. yüzyılda, iki keşiş olan Barnabas ve Sophronios, Orta Doğu’daki dini zulümlerden kaçarak Anadolu’ya gelirler. Yolları, bugünkü Trabzon’un Maçka ilçesi sınırlarında yer alan Karadağ’a düşer. Bu dağın sarp kayalıkları arasında keşif yapan keşişler, bir mağara içinde Meryem Ana’ya adanmış bir ikona bulurlar. Bu keşif, Barnabas ve Sophronios’u çok etkiler ve buraya bir manastır kurmaya karar verirler. İkona, kutsal kabul edilir ve çevre halkı tarafından mucizevi güçlere sahip olduğuna inanılır. Barnabas ve Sophronios, burada bir manastır inşa etmeye başlarlar. Ancak, bu zorlu coğrafyada inşaat çalışmaları oldukça meşakkatli geçer. Sümela Manastırı’nın yapıldığı kayalıklar, inşaatçılar tarafından bir türlü çözülemeyen büyük bir sorun haline gelir. Kayalar o kadar dik ve sarp bir yüzeye sahiptir ki, yapı ustaları nasıl bir yöntemle manastırı bu kayalara yapacaklarını bilemezler. Bir gün, manastırın inşaatında çalışan işçilerden biri rüyasında Meryem Ana’nın kendisine göründüğünü ve kayaların üzerine bir elbise serilerek manastırın inşa edilebileceğini söyler. Ertesi gün, işçiler bu rüyayı birbirlerine anlatırlar ve taşları yumuşatmak için bir elbise getirip kayaların üzerine sererler. İnanılmaz bir şekilde, kayalar o kadar yumuşar ki, inşaat işleri hızla ilerlemeye başlar. Bu olay, Sümela Manastırı’nın inşasında bir dönüm noktası olur ve manastırın yapımında büyük bir ilham kaynağı olarak kabul edilir. Sarp kayalıklar oyularak yapılan manastır, zamanla büyür ve çeşitli dönemlerde eklemeler ve restorasyonlarla bugünkü görünümünü kazanır.
Osmanlı Döneminde Sümela Manastırı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Sümela Manastırı, dini hoşgörü ve kültürel çeşitlilik içinde varlığını sürdürmüş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Bu dönemde manastır, Osmanlı yöneticileri tarafından korunmuş ve bölgenin dini ve kültürel mirasının önemli bir parçası olarak kabul edilmiştir. Rivayete göre Kanuni Sultan Süleyman bir av gezisi sırasında Altındere Vadisi’ne yolu düşer ve Sümela Manastırı’nı keşfeder. Kanuni Sultan Süleyman manastırın inşa edildiği yüksek kayalıklara hayran kalır. Manastırın konumu ve yapımı hakkında bilgi aldıktan sonra manastırı ziyaret eder. Manastırın içindeki ince işçilik ve duvarlarında yer alan Bizans İmparatorluğu’ndan kalma freskler padişahı derinden etkiler. Manastırın ve çevresinin doğal güzelliğinden büyülenen Kanuni Sultan Süleyman Sümela Manastırı’nın korunması ve ihtiyaçlarının karşılanması için emirler verir.
Sümela Manastırı’nın Mimari Özellikler
Manastırın mimarisi doğal kaya oluşumları ile uyum içinde tasarlanmış olup yapının büyük bir kısmı sarp kayalar oyularak inşa edilmiştir. Manastırın iç mekanları doğal kaya oluşumlarıyla harmanlanmış mimari unsurları ve etkileyici freskleriyle dikkat çeker. Ana kilise manastırın en görkemli bölümlerinden biridir. Bizans sanatının izlerini görmek isteyenler ana kilisenin duvarlarındaki fresklere bakabilir. Bu fresklerde, Hristiyanlık tarihinden bölümler, azizler, melekler ve İsa’nın hayatına dair pek çok önemli anlar resmedilmiştir.
Manastırın içinde yer alan şapeller, öğrenci odaları, mutfak ve kütüphane gibi bölümler hem dini hem de günlük yaşantı ihtiyacını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır.
Sümela Manastırı’nın iç bölümlerinde ahşap işçiliğinin en güzel örneklerine de rastlanır. Tavan ve kapılarda oyma desenler usta ellerden çıktığının en güzel kanıtıdır. Bu süslemeler manastırı ziyaret edenlere huzurlu ve büyüleyici bir atmosfer sunar.
Manastırın içinde yer alan kitaplar ve yazmalar da tarihi eser kategorisine girmektedir. Manastırın kütüphanesi, dini metinlerin yanı sıra tarihi ve edebi eserleri de içermekte olup bu kitaplar ve yazmalar manastırın bilgi ve kültür birikimini de yansıtmaktadır.
Coğrafi konumu nedeniyle ulaşımı hayli zor olan Sümela Manastırı bu yönüyle tarih boyunca yapılan savaşlardan, istilalardan korunup günümüze kadar ulaşmıştır.
Günümüzde Sümela Manastırı hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Ziyaretçiler manastırın ruhani ve büyüleyici atmosferini solurken aynı zamanda manastırın çevresindeki doğal güzelliklerin tadını da çıkarmaktadır. Ormanlarla kaplı dağların arasında yer alan Sümela Manastırı doğa ve tarihin eşsiz bir uyumunu ziyaretçilere sunarak Karadeniz’in huzurlu atmosferini gözler önüne serer.
Sümela Manastırı, tarih boyunca dini bir merkez olarak hizmet vermiş olsa da günümüzde aktif bir ibadet yeri değildir. Manastır, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte resmi olarak kapatılmıştır. Bu nedenle, manastırın içinde düzenli olarak ibadet veya dini törenler yapılmamaktadır.
Sümela Manastırı, Karadeniz’in serin sularının kıyısında, Trabzon şehir merkezinden yaklaşık olarak 54 kilometre uzaklıkta, Maçka ilçesi sınırları içerisinde yer alır. Manastır, doğal güzelliklerle çevrili bir alanda, Altındere Milli Parkı içinde bulunur. Trabzon şehir merkezinden manastıra ulaşmak için yaklaşık olarak 1 saatlik bir yolculuk gerekmektedir. Yolculuk boyunca, Karadeniz’in yeşil ve dağlık coğrafyasının keyfini çıkarabilir, tarihi ve doğal zenginliklerle dolu bu muazzam yapıyı keşfetme heyecanını yaşayabilirsiniz.
Sümela Manastırı Giriş Bilgileri
Sümela Manastırı, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır. 2000 yılında listeye alınmıştır. Kalıcı listeye girmesi için çalışmalar devam etmektedir.
Sümela Manastırı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olduğu için girişte müzekart geçerlidir.
Yabancı ziyaretçiler için giriş ücreti 20 Euro’dur.
18 yaş altı ve 65 yaş üstü T.C. vatandaşları Sümela Manastırı’nı ücretsiz gezebilme imkanına sahiplerdir.
Son yapılan güncellemelere göre müzekartı olmayan T.C. vatandaşları ise Altındere Milli Parkı da dahil olmak üzere ödemeleri gereken ücret 450 TL’dir.
Sümela Manastırı haftanın her günü 08.00 – 17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Kiralacar ile Keşfedin: En İyi Araç Kiralama Deneyimi
Kiralacar.com, Türkiye’nin dört bir yanındaki araç kiralama ihtiyaçlarınıza en iyi çözümleri sunar. Yerel ve uluslararası kiralama şirketlerini bir araya getirerek, en uygun fiyatlarla geniş araç seçenekleri sunuyoruz. 7/24 hizmet veren müşteri destek hattımız ile her zaman yanınızdayız. Araç kiralama, ucuz araç kiralama en iyi hizmeti almak için Kiralacar sizin yol arkadaşınız. En iyi araç kiralama deneyimi için Kiralacar.com‘u ziyaret edin.